KALEM Söyleşilerinin Kasım ayı konuğu, “Şairin Hayatı Şiire Dâhil” başlıklı söyleşisi ile 2000 kuşağının dikkat çeken şairlerinden, aynı zamanda Sabitfikir ve Lacivert Dergilerinin genel yayın yönetmeni, yazar ve yayıncı Mustafa Akar oldu.

KALEM Kitap Kahve’de düzenlenen söyleşide Akar, “Yazmak ile okumak yan yana giden bir durumdur. Bu sebeple iyi bir yazar aynı zamanda iyi bir okurdur. Şiir yazmaya ve okumaya merak saldığımda önce bu işle uğraşan çevremde kimler var diye araştırmaya başladım. Böylelikle Ordu ve Giresun’da bu alana meraklı bir sürü arkadaşım oldu. Ardından dergilere şiir göndermeye başladım. İlk şiirim Tayyip Atmaca’nın Kırağı isimli dergisinde çıkmıştı. Daha sonra farklı gazetelerde de şiirlerim yayınlanmaya başladı. Tabi bu arada editörlüğe de merak saldım ve bu alanda da kendimi geliştirmeye çalıştım. İlk kitabım ise 22 yaşında çıktı” diye konuştu.

“İyi bir editör yazarın göremediği hamleleri de gören kişidir”

Şiire başlama serüveninde, İbrahim Tenekeci ve Mustafa Kutlu ile olan tanışmasının ayrı bir yeri olduğunu ifade eden Akar, “Özellikle benim dönemimdeki pek çok şair ve yazarın yolu Mustafa Kutlu ile kesişmiştir. Onun editörlüğünden ve dergâhından geçmek de ayrıca önemlidir. Bizim ülkemizde yazarlık zaten iyi yazarların editörlüğünden öğrenilir. İyi bir yazar olabilmek için de iyi bir editör ile çalışmak ayrı bir şanstır diyebiliriz. Çünkü iyi bir editör yazarın göremediği hamleleri de gören kişidir. Editör için, bir kitabı yazardan alıp arka kapak yazısından ön sunusuna kadar kitabı tam anlamı ile şekillendiren kişidir demek abartı olmaz. Fakat kitap editörlüğü ile gazete editörlüğü birbirinden farklı şeylerdir. Ülkemizde kitap editörlüğü daha yavaş yavaş oturmaya başlıyor” dedi.

“Dergicilik aynı zamanda şair ve yazarların yetişme alanlarıdır”

Türk edebiyatındaki dergilerin yeri ve önemine dair konuşan Akar, “Dergi kelime anlamı olarak da derlenip toplanmak demektir. Bu sebeple bizlerde de dergiler gerçekten yazarlar için derlenilen ve toparlanılan muhitler ve yerler olarak yer almıştır. Dergicilik aynı zamanda şair ve yazarların yetişme alanlarıdır. Bu anlamda dergiler yazarlar için okul yerleridir. Bu sebeple Türkiye’de dergilerin yeri çok önemlidir. Hala dünyada Arjantin’den sonra en çok dergisi olan ikinci ülkeyiz. Daha sonra da İran gelir.  Amerika da bile bir iki derginin dışında dergicilik kalmadı. Zaten orada bizdeki gibi bir edebi dergicilik öteden beri yok. Onlarınki daha çok magazinsel yönü ağır basan dergiler. Bu sebeple dergicilik gerçekten bize özgü bir şey. Türk edebiyatında dergi önemli bir yer almıştır. Bu anlamda iki tür dergicilik vardır bizde.  Birincisi; şairlerin özellikle bir şair ve yazarın etrafında bir araya gelerek çıkardığı dergilerdir. İkincisi ise; yayın evlerinin desteklediği ve o yayın evlerinin aynı zamanda arka bahçesi gibi konumlanan yerlerdir. Bugün geldiğimiz noktada maalesef edebiyat dergiciliği biraz yolundan saptı” şeklinde konuştu.

“Yazmak, yazının yanında aynı zamanda iyi hayaller kurabilmektir”

Söyleşi sonunda genç yazar adaylarının “İyi bir yazar olmak için ne yapmalı?” sorusuna cevaben konuşan Akar, “Aynaya baktığınızda modern hayatın vadettiği birçok lütuftan vazgeçip bir odaya kapanarak maddi olarak hiçbir karşılık beklemeden bıkmadan bir şeyler üretip inatla bu yolda yürümeye hazırsanız işte o zaman yazabilirsiniz.  Doğuştan şairlik durumuna inanmıyorum. Çünkü yazmak sadece metni alıp yazmak değildir. Yazının yanında iyi hayaller kurabilmektir. Kişinin yazdıklarının gerçek manada şiir olabilmesi için bol bol yazı denemeleri yapmalıdır. Yazar olmak için bazen de bir yazarın tüm külliyatını okumak da faydalı olacaktır” diyerek tavsiyelerde bulundu.