Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (TDV KAGEM), psikolojik problemlerin insan üzerindeki etkileri ve çözüm yollarına dair “Kendilik Serüvenimiz” başlığı altında başlattığı psikoloji seminerlerinde bu hafta Psk. Özge Gökhan Kır ile “Günümüzde Kaygı ve Kaygı Bozuklukları” konusunu ele aldı.

KAGEM Konferans Salonunda düzenlenen programda konuşan Kır, “Kaygı; Endişe gelecek hakkındaki muhtemel olumsuz sonuçları beklemek ve hazırlanmakla ilgili, zihinsel bir plan oluşturma çabasıdır. Öngörülemez, yeni ve belirsiz durumlar endişeyi tetikler. Kaygı ise endişe duygusu ile beraber bedende meydana gelir. Tehlike ve tehdit karşısında bedenin kaçmaya ya da savaşmaya hazırlanma yoludur. Kalp atışında ve solunumda hızlanma, terleme, titreme, baş dönmesi, sersemlik olarak kendini gösterir. Endişe karşılaşılan duruma göre aşırı olduğunda, günlük yaşamı engelleyip belirgin bir sıkıntıya yol açtığında ve kontrol edilemez olduğunda problem haline gelmiştir; psikolojik yardım alarak kaygı bozuklukları ile baş etmek mümkündür.” diye konuştu.

Korku ile kaygı duygusunu birbirine karıştırılmaması gerektiğinin altını çizen Kır, “Gerçek bir tehlike karşısında vücut kaç ya da savaş komutu verir. Korku, insanların “gerçek” bir tehlike karşısında otomatik olarak devreye giren insanın doğasında var olan hayati bir duygudur. Gerçekten tehlike içeren bir durumda kaygının açığa çıkması kişinin kendini koruması açısından önemli bir mesaj verir. Eğer kaygılar kişinin günlük yaşamını sıkıntıya sokacak kadar sık tekrarlıyor ve bununla baş edemeyecek kadar kontrolden çıktıysa artık yaşadığı kaygı sorun haline gelmiştir. Aynı zamanda yaygın kaygı bozukluğu yaşayan bireylerde; kan basıncında artma, titreme, terleme, konsantre olmada güçlük, sinirlilik, kas gerilimi, çabuk yorulma ve uyku bozuklukları gibi pek çok fiziksel sıkıntı da bireyin yaşam kalitesinin düşmesine sebep olur” diye ekledi.

Günümüzdeki kaygı bozuklukları üzerinin başında hayattan beklenti düzeyinin çok fazla olmasının yattığını söyleyen Kır, “Daha iyi koşullarda yaşama isteği, daha iyi eğitim, daha çok kazanmak, iyi bir iş hayali gibi pek çok beklenti maalesef günümüzün en yaygın kaygı bozukluğu sebepleri arasında yer almakta. Bu sebeple büyükşehirlerde yaşayan insanlarda kaygı bozukluğuna daha fazla rastlamaktayız. Kaygı bozukluğunu tetikleyen bir diğer etkende medyada yer alan üzüntü veren haberler. Bunu hareketsiz yaşam, stres ve düzensiz beslenme de ayrıca açığa çıkarıyor” dedi.

Programın sonunda Kır, kaygı bozukluğu ile başa çıkma yöntemlerinin başında düşünce şeklimizi değiştirerek olumsuz hisleri azaltmak için davranışları yönlendirmeyi öğrenerek sorunlar ile baş etme becerilerimizi geliştirmemiz gerektiğinin önemine vurgu yaptı.