Ergenlik dönemi çocuğun birey olma yolunda attığı adımlarla, yetişkinlik rolleriyle tanıştığı en önemli dönemdir. Ne var ki bu tanışma iyi yönetilemediğinde pek çok sorunla karşı karşıya kalınıyor. Bu noktadan hareketle TDV KAGEM’de ebeveynlerin çocukların ergenlik sürecinde doğru şekilde nasıl yanlarında olması gerektiği konusu Uzman Psikolojik Danışman Mürşid Ekmel Aybek ile “Ergenlik ve Kimlik” başlığı üzerine konuşuldu.
“Ergenlik dönemi, çocuğun kendi kabuğundan sıyrılma çabasıdır”
TDV KAGEM Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde Aybek sözlerine, “Çocukluk dönemi tomurcuksa ergenlik dönemi çiçek açmaya başladığı dönemdir. Kırk yaş ve üzeri ise meyve dönemidir. O ara kendini bulma ve meyvelerini yetiştirme safhasıdır. Çocuğu çocuk yapan içindeki hayalleridir. Bir bakıma bu hayaller onun hayattaki rotasıdır. Bundan dolayıdır ki ergenlik dönemi, çocuğun kendi kabuğundan sıyrılma çabasıdır. Bu sebeple çocuğun kendi fıtratını dışa vurması için ona izin verilmelidir. Çünkü gencin yapmak istediği şey aslında kendi ilacıdır. Onu elinden aldığımızda ilacını ve kendi olma çabasını da elinden almış oluruz” diye başladı.
“Çocuklarımızla iletişimimizde duygularımızı olabildiğince kelimelere dökmeye özen göstermeliyiz”
“Çocuklarımızda en fazla doyurulması gereken şey duygu ve kalp yoksunluğudur” sözleri ile devam eden Aybek, “Bunun en güzel ilacı ise sevgi, şefkat ve ilgidir. Bunları ihmal ettiğimizde çocuk, yalnızlığa düşer. Bu yüzden çocuklarımızla iletişimimizde duygularımızı olabildiğince kelimelere dökmeye özen göstermeliyiz. Sevgimizi duysunlar. Onlara sarılıp, dokunalım. Her birimizin farklı öğrenme biçimleri vardır. Kimi görsel, kimi işitsel, kimi de dokunarak öğrenir. Gençlik döneminde pek çok çocuğumuz dokunsal iletişime açıktır. Bu sebeple, sarılıp başının okşanması ve elinin tutulması onlarla iletişime geçmek için önemli bir yoldur” dedi.
“Gençlerin en büyük ihtiyacı; değerli olma, yeterli olma ve güvende olmadır”
Gençlerin duygusal olarak temelde üç büyük ihtiyacı olduğunu ifade eden Aybek, “Bunlar; değerli olma, yeterli olma ve güvende olma duygusudur. Kimi zaman bu değerli olma duygusunu marka bir ayakkabı giyerek giderir. Kimi zaman ise, anne-babasında göremediği sevgiyi çevresindeki karşı cinste görme isteğini arttırır. Öfke ve refleks kontrollerimizi yapamayışımız onların güvende olma duygusunu kaybettirirken; yeteneklerini fark edip onları geliştirmesine izin vererek desteklemediğimizde ise kendilerine olan yeterlilik duygusunu ellerinden almış oluruz. Bu nedenle, onları bol bol dinlemeli ve dinlerken de eleştirmeden yanlışlarından çok doğruları üzerinden onlara değer verdiğimizi hissettirmeliyiz. Aksi takdirde, bu duygularını tatmin edecek yanlış yollara sapmasına da müsaade etmiş oluruz” diye konuştu.
Ankaralıların yoğun katılımı eşliğinde gerçekleşen seminer, katılımcılardan gelen soruların cevaplandırılmasının ardından sona erdi.