TDV KAGEM bünyesinde düşünce dünyamızı besleyen yazar, akademisyen, sanatçı ve toplum önderlerini babalık yönleri ile çocuklarının ve torunlarının dilinden dinlediğimiz “Babamdan Bana Söyleşileri”nin dördüncüsünde merhum Celâleddin Ökten’i, oğlu Sadettin Ökten’den dinledik.

Fatih M. Çakmak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz söyleşide Sadettin Ökten, babası Celâleddin hocanın düşünce hayatını, zevklerini, kısacası tüm yaşam biçimini iz bırakan hatıratlarıyla paylaştı.

“Biz dini yaşayarak öğrendik”

Ailede hiçbir zaman dinî bilginin kendilerine telkin edilmediğini söyleyerek sözlerine başlayan Ökten, “Biz dini yaşayarak öğrendik. Çünkü etrafımızdaki bütün insanlarda hayatın akışı dinî esaslar üzerineydi. Ne çok abartılı ne de çok gevşekti. Olması gerektiği gibi, yumuşak ve doğaldı” ifadelerini kullandı.

“Ezbere değil, tamamen sevmeye dayalı bir eğitim metodu”

Ökten, “Babam şiiri, özellikle de divan şiirini çok severdi. Benim de şiir ile tanışmam ve sevgim çok küçük yaşlarda onunla oynadığımız oyunlarla başladı. Bu, günümüzde çocuk eğitimi kitaplarında da öğütlenen bir taktik. Ezbere değil, tamamen sevmeye dayalı bir eğitim metodu. Babam önce bir beyit okur, ardından da bana tekrar ettirirdi. Ben de kısa sürede onu ezberlerdim. Daha sonra o şiirlerin vezinlerini bulur, buldurur, talim ederdi. Düşünün ki o yaşlarda henüz okuma bilmiyordum. Fakat babam o kadar güzel talim ettirirdi ki kulaklarım çabucak o vezinlere alışırdı. O dönem okuduğum beyitlerin ne manaya geldiğini yıllar sonra tek tek çözüyorum şimdi ” diye konuştu.

“Her medeniyetin özgün bir dili vardır”

Babam bir yandan ticaretle uğraşan, bir yandan da din ilmi ile hemhal olan şehirli bir aileden gelmekteydi” diyerek sözlerine devam eden Ökten; “Malumunuz, medeniyetler kırsalda değil şehirler üzerinde kuruluyor. Her medeniyetin özgün bir dili vardır. Batı uygarlığının özgün dili Latincedir. İslam medeniyetinin temel dili ise Arapçadır. Sanat dili Farsça iken Arapça bilimin dili olmuştur. Babam Celâleddin Hoca’nın Arapça ’ya olan ilgisi ve hayatındaki dönüm noktası diye nitelendirdiği olay, 15 yaşında katıldığı cami derslerinde okunan Kur’an’ın manasını anlayamamaktan duyduğu üzüntü ve mahcubiyettir. O gün diyor ki: ‘Ben bu Kur’an-ı hakkı ile anlayamıyorum. Allah’ım, bana bunun manasını anlamayı nasip edersen ben de ölünceye kadar bu dilin öğreticisi ve anlatıcısı olacağım.’ Cenab-ı Allah ilerleyen yaşlarında bu isteği kabul ediyor ve o da hizmetlerini hayatı boyunca bu doğrultuda gerçekleştirme gayreti içinde oluyor” dedi.

“Ciddiyet, vazife ve hürriyet. Babam Celâleddin hocaya göre hayat bu üçü üzerine kuruluydu” diyerek merhum babası ile olan unutulmaz hatıralarını programda dinleyicilerle paylaşan Ökten, söyleşinin sonunda katılımcılardan gelen sorulara cevap verdi.